17 Mayıs 2011 Salı

tavır..

    Ramesh S Balsekar, Let Life Flow kitabında diyor ki:
   “Zihin hareketsiz, sakin, çözüm aramayan, cevap aramayan, ne karşı koyan ne de görmezden gelen olduğunda sonsuz, zamansız, ölçülemeyen Gerçeği algılayabilir. Ona gidemezsiniz, o size gelir; gerçektir özgürleştiren, özgür olmak için harcadığınız çaba değil. Hareketsiz kalın. Hayatın akmasına izin verin.”
  'Hayatın akmasına izin verin.' Özellikle bu cümleyi okudugumdan beri hep hayatımın içine tam da en ortasına koymaya çalısıyorum..Okudugum ve ogrendıgım bu ve bunun gibi her yenı bilginin benim gerçekliğime donusmesini istiyorum .Tabiki her okugum şey değil.bazıları o kadar işliyor ki kalbime. Evet işte tam da bu diyorum..Ramesh'in de yazdıgı her satırı okudugumda evet bunu yasamıma aktarmalıyım diyorum..Kendime bir ayna tuttuğumda  eski zamanlara göre yoga sayesinde sorgulamadan hayatı geldiği gibi kabul eden biri oldugumu görüyorum.. bağımsız gözlemci hassasiyetimi koruyarak  uzaktan evet diyorum Tuğba, işte bu! 'Bu' bir hedef değil aslında  birşey ya da hiç birşey.Bu kısımdan yola çıkınca aklıma birden dün akşamki yoga dersim geldi..(Bundan sonraki kısım tam da yazının başında değindiğim konuya dokunuyor)
   Dün akşam yine bütün heyecanımı ve konsantrasyonumu alıp yoga dersime gittim..Ve farkettim ki aslında yoga hayatın içinde ne varsa hepsini barındırıyor.Ve kim hayata kapatmıs kendini, kim en cok sınırlar koymus kendine..Hemen bulup çıkartıyor asanalar o kişiyi..Ve ona bir davet sunuyor bedeninden başlayarak ..'Hayata EVET de!' Çünkü ne zaman o gorunmez sınırları ve sana empoze edilen tabuları, kuralları, bu kuralların özünde oluşturduğu 'ego'yu -en önemlisi-  bir kenara bırakırsan ya da en azından çabalarsan işte o zaman sevgiye kocaman bir yer acılıveriyor kalbinde..Bunlar cok zor konular 40 senelik bir yoga masteri da bu çalısmanın içinde hala..Ama nerde bir farkındalık varsa işte orda bir değişim baslıyor,kaçınılmaz.Önemli olan belkide ilk olarak o farkındalığı uyandırıp, hislerine kulak vermen...
  İlk yoga eğitimime başladıgım günlerden birinde Zeynep Aksoy hocam gelip elleriyle düzeltmişti hayata kapattıgım omuzlarımı.Evet hemen o an omuzlarım dogru durusu ogrenmedi belki ama farkındalıgım uyandı.Ve her seferinde omuzlarımı acmaya bır davet sundum içimde..Benim de bu ara derslerimde ögrencilerimdeki tüm çabam o kapanmışlıklara, tutulmuşluklara karsı onları çabasızlığa ve akışa bıraktırmak..Su elementinin hassiyetiyle bedenlerinde bir dalga etkisi yaratmak..Uloları anlatırken aslında bedenimizi entegrasyon edişimizi yani bütünlük kurma çalışmamızı...Aslında bedenden başlayıp hayatla olan bütünlük cabamızı ..'Çaba' aslında 'çabasızlık' özünde çok öz'de..Ramesh'in dediği gibi karşı koymayan..Bunları yapabilmek için, yapabilmeleri için önce kendimde hissettiğim ve her yoga uygulamamda biraz da içselleştirdiğim 'farkındalık' hissini onların da kendilerinde uyanmalarını sağlayarak o çabasızlıga, hayatın akısına kendilerini bırakmalarını sağlamak..namaste!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder