15 Eylül 2012 Cumartesi

     İÇİMİZDEKİ ÇOÇUK ...

   Şu sıralar ciddi bağırsak problemleri yaşıyorum ve haliyle bütün farkındalığım ve araştırma halim Hara bölgesine çevrilmiş durumda. Hara merkezi, ifade edilmemiş öfke/korku hislerinin, öfke/korku/suçluluk ile ilgili çözülmemiş durumların depolandığı yerdir. Yani diğer bir deyişle karnınızda biriktirdiğimiz duygusal bloklar.Duygusal bloklarımız, henüz çocukluk yıllarımızda
örülmeye başlanıyor..Çevresel etmenler (İçinizde yaşadığınız toplumun değer yargıları, mahalle baskısı vs.. ) ve tabiki ailesel etmenler(anne ve babayla olan ilişkiler, ayrılıklar,ölümler ,tramvalar).. Duygularınızı hissedip ifade etmekte birtakım zorluklar yaşıyorsanız bunun sebebi ailenizde duyguların neredeyse hiç bir zaman veya çok az dile getirilmesinden kaynaklanıyor olmasıdır.(Bilim adamlarına göre) Otuz yaşında biriyseniz düşünün ki dış dünyayı ailesel ve çevresel etmenleri algılamaya başladığınız yaşlardan beri duygusal bloklarınız oluşmaya başladı.Hele ki Türkiye gibi enerjisi ağır , koyu aile ve sosyal tabuların olduğu bir ülkede doğmuşsanız..Yılların içinde bedensel olarak gelişmeye devam etsenizde duygusal bloklarınız oluşmaya devam ettiği sürece ki çoğu zaman bunları bilinç düzeyinde farkedemiyoruz.(Alt bilinçe ilgili daha ziyade.) ,siz büyümüş gibi görünsenizde içinizdeki çocuk hala çocuk kalmaya devam ediyor.Ve o çocuk ilişkilerinde karşılaştığı herhangi bir durumda belki baskıyı, korkuyu, tekedilme korkusunu, utançı, öfkeyi, şok duygularını yaşıyor.O derinlerde bu duyguları yaşarken bilinç bu duyguların üstünü örterek çeşitli savunma mekanizmaları oluşturuyor: Gereğinden fazla güçlü olmaya çalışan kadın , yenilmez erkek, sürekli  ağlamaklı konuşan yetişkin insanlar,  umursamaz görünen 'salla gitsin !' insanları ..Bunların hepsi birer maske ! İçerdeki küçük çocuğun kırılganlığı, korkuları kemikleşmiş terkedilme korkuları ve her bir olumsuz olayda örülen duygusal bloklar.'Güçlü erkek/kadın ağlamaz! ' Hayır efendim ağlar , ağlamalı ..Zaten büyük olasılıkla içimizdeki küçük çocuk ağlıyor ,kırılmaya devam ediyor.Ve biz ona her sırtımızı çevirdiğimizde onu her görmezden geldiğimizde o daha da derinlere gidiyor,kapatıyor kendini.Duygusal olarak üst bilincinizde kendinizi iyi,mutlu ve güçlü hissedebilirsiniz.İşinizi kaybettğinizde, sevgilizden ayrıldığınızda, arkadaşınızla tartısıgınızda vs..Kazın ayağı hiçte öyle olmuyor işte! Siz kendinizi iyi/güçlü/yenilmez zannettiğinizde içinizdeki çoçuk bütün duygularını yaşarken bizlerin yarattığı duygusal bloklardan ötürü kendisini gerçekten ifade edip ,ortaya çıkaramıyor ..Burda ortaya çıkan olumsuz hisler ikinci duyguların beyne yani bağırsaklara iletiliyor.Bağırsaklarımızın içi nötran ağlarıyla kaplı.Gershon, ikinci beynin, hem omurilik (spinal kord) hem de çevrel (periferik) sinir sistemindekinden daha fazlasını, 100 milyon civarında nöronu kapsadığını söylemiştir.  Enterik sinir sistemindeki nöronların bu kalabalığı, bağırsağımızın iç dünyasını ve onun içindekileri ‘’hissetmemize’’ olanak sağlar. Yani hergünki duygusal iyi olma hali, aşağıdaki beyinden yukarıdaki beyine olan mesajlara dayanabilir..İstediğiniz kadar iyi olma hali için  tatillere çıkın , alışveriş yapın, sürekli partner değiştirin, delicesine paralar harcayın..!Kendinize yumuşak davranmadığınız sürece içinizdeki/içimizdek çocuk dışarıya çıkamayacak.O çocuk dışarıya çıkamadıkça bedeninizde yarattığı stres,üzüntü veya öfke gibi hislerden  en çok etkilenen organlarınız alarm vericek hatta benim gibi sizi yataklara düşürüp günlerce hayatınızdan çalıcak.Doktor doktor gezdirecek,kutu kutu ilaçlara mahkum edicek..Ne hissediyorsanız bırakın ve onu yaşayın daha sonradan keşke dememek için ,şok ve utanç duygularını yaşamamak için , hastalanmamak için,yaralarınızı görün!(Bunları yapabilmek zor gibi görünsede başlayınca gerisi geliyor ,gelicektir...) Bize yardımı dokunacak tek şey yaralarımızı görmekten geçiyor , her neysek tam olarak o olmalıyız ! Mesala , Yoga matı sana ayna 'samimiyetle' yaklaşırsan, meditasyon bir 'nimet' sana açtığı alanda kendinden kaçmadan durup gören olabilirsen !Sadece kararlılıkla yaralarımızı deşip ,onları görebilirsek gerçekten duygusal bir iyileşme olabileceğini düşünüyorum..Yaralarımız(içimizdeki çoçuğun kırıkganlıkları) o kadar çok ve derinki ,düşünün ki yılların yaşanmışlıkları,biriktirdikleri..Haa belki bazılarımız daha şanslıdır, geçmişinde daha az tramvalar, şok,utanç duyguları yaşamıştır. Nihayetinde herkesin içindeki çocuğun illaki bi yerlerde kırılganlıkları olmuştur...Hayat  mutlaka bi yerlerinde bize adına 'mutsuzluk ' dediğimiz yüzünü göstermiştir.. Bu yazıyı okurken sizde bu duygulara ait hiç bir çağrışım yapan olay/durum olmadıysa veya bir parça kendinizden birşeyler hissetmediyseniz muhtelemen 'buddha' olup aydınlandınız :)..Zaman zaman herkesin sindirim sistemiyle ilgili rahatsızlıkları olmuştur..Doktora gitmişsinizdir, tedavi olmaya çalışmışsınızdır...Biyolojik olarak hangi tedaviye girerseniz girin eğer duygusal olarak yaralarınızı tedavi etmesseniz biyolojik olarak hep hasta olmaya devam ediceksiniz !Bedenlerimiz bir süre sonra duygusal bloklardan yine hasta olucak içinize attığımnz üzüntü,öfke duyguları sizi(beni) yine yatağa atıcak, doktorlara sürükleyecek.. 'Duygularım öldü artık hissedemiyorum!' diyorsan bedenini dinle,içsel bilincini uyandır  !Çünkü büyük ihtimalle bu duygularla bağımızı çocukken koparttılar.Bugün onu geri getirebiliriz..Önce  bedenini  dinle, ona farkındalikla yaklaşmayı dene..!Duyguları yeniden canlandırmanın önemli yöntemi,yeniden bedene basit duygular yaşamayı öğretmektir. Farkındalıklarını yogayla uyandırabilirsin mesela, mattan kaçma !meditasyona otur ..dur ve bak !İçine atmak sürekli içindeki çocuğu üzmek ,kırmak onu görmezden gelmek  yerine onu görüp, onunla barışıp,duygularını yaşamasına izin verebilirsen(öfke,utanç,şok,mutluluk..) ;yerinde ve zamanında duygularını içine atmadan, ötelemeden açık yüreklilikle kendine ve çevrene 'samimi' olmayı başarabilirsen ne şahane !... 
                                                                                                                          

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder